Olmaz Olsun Böyle Maç!
Beşiktaş da Trabzonspor da kazanmak isteyen bir oyun sergilemedi, kaybetmeyi de beceremediler.
Ligi kafada bitirmiş ya da sezon başı ligde yeni sezon öncesi hazırlık maçına çıkmış iki takım izledi. İlk yarı uyuduk. Hakem bile sıkıldı, uzatmadan bitirip kaçtı soyunma odasına. Tribünde ilgi yeterince yoktu. Maçı bırakmış kendi aralarında sohbet edenlerin uğultusu vardı.
Türk futbolunun iki büyük takımı, futbol tarihinin en kalitesiz seyirini bize izlettiler. 75’ten sonra biraz futbol gibi bi şey izledik.
Önce Mert kurtardı sonra Uğurcan. Bir topu da Colley çizgiden çıkarttı. Aslına bakarsanız kazanmak için çabalayan yoktu. Öyle ortalar izledik ki dağlara taşlara gitti, öyle şutlar gördük ki taça çıktı.
Top tutan Ghezall ve Maxim vardı, onların yerine Muleka ve Nkoudou oyuna girdi. Onlar futbolu bırakmış, futbol onlardan umudunu kesmiş. Kenarda oyunu domine edin değil de sabote edin denilmiş gibi gözlerimizi kanattılar.
90’da kurtarıcı olarak oyuna Necip girdi. Koca Beşiktaş’ın elinde kimse kalmadı. Leyla ile Mecnun dizisindeki o sahnenin gerçek olacağına inancım artıyor. 2050’ye gireceğiz ve Necip hala kadroya bir şekilde girmiş olacak.
Kusura bakmayın ama futbol adına yazılacak hiçbir şey yok. Sabaha kadar teknik-taktik, o öyle olsaydı, bu böyle olsaydı, hepsi boş laf olur.
Taraftar ne kadar severse sevsin, iyi günde kötü günde yanında olurum desin, göze hoş gelen bir futbol sahada sergilenmiyorsa, bilete beş kuruş verilmez.
Bu gidişle takımlarımız bomboş tirbünlere oynayacak. Yayıncı kuruluş bile bir bahane bulup kaçma derdinde.
Bize izleteceğini futbol buysa, olmaz olsun böyle maç!