Son 20 dakika mucizesi
Trendyol Süper Lig’in 20. haftasında Fenerbahçe, lig son sırasında yer alan Adana Demirspor’a konuk oldu. Jose Mourinho’nun bu maç için belirlediği kadro yine dikkatleri üzerine çekti. Sarı-lacivertliler, alışılmışın dışında bir dizilişle sahaya çıkarak bir kez daha sürpriz bir başlangıç yaptı. Üçlü savunma sistemine olan bağlılığını sürdüren Mourinho, bu formasyonu doğru bir transferle güçlendirebilirse takımın oyun yapısı çok daha sağlam bir zemine oturabilir. Ancak bu mücadele özelinde savunmadaki sorunlar net bir şekilde göze çarptı ve Fenerbahçe’nin adeta defans oyuncusu olmadan oynadığı hissedildi.
Maçın ilk yarısı, sarı-lacivertliler adına ilginç ama kafa karıştırıcı anlara sahne oldu. Dzeko’nun ceza sahasında uğradığı bariz faul, ne hakem ne de VAR tarafından değerlendirildi. Bunun üzerine Fenerbahçe, yakaladığı net gol fırsatlarını da cömertçe harcadı. Oyun temposunu yakalamakta zorlanan takım, bu süreçte oldukça sıradan bir performans sergiledi. Hatta bu bölümde, izlenenin futbol maçından çok daha farklı bir şey olduğu hissine kapıldığımı söyleyebilirim. İrfan Can Eğribayat’ın kritik kurtarışları ise savunma hattındaki açıkları kapatmada hayati bir rol oynadı. Öte yandan, Adana Demirspor kontrataklarda daha etkili olabilseydi, maç çok daha farklı bir yöne evrilebilirdi. İlk yarıdaki görüntü, Fenerbahçe’nin savunmada ciddi sorunlar yaşadığını net bir şekilde ortaya koydu.
Karşılaşmada tansiyonun yükselmesine neden olan en önemli unsurlardan biri, hakem Halil Umut Meler’in kararlarıydı. Fenerbahçe lehine verilmeyen penaltı ve iptal edilen iki gol, oyuncuların konsantrasyonunu ilk anda olumsuz etkiledi. Ancak bu kararlar aynı zamanda takımı uyandıran bir faktör oldu. İkinci yarının ilerleyen dakikalarında sahaya daha kararlı bir şekilde dönen Fenerbahçe, son 20 dakikalık bölümde bambaşka bir oyun sergileyerek maçı lehine çevirmeyi başardı.
Maçın kırılma anlarından biri, Dusan Tadic’in oyuna girmesiyle yaşandı. Tadić’in oyuna kattığı dinamizm ve liderlik, Fenerbahçe’nin hücum hattında etkisini hissettirdi. En-Nesyri, attığı iki golle yıldızlaşırken, Dzeko’nun klas golü ve Cenk Tosun’un kapanış anında bulduğu sayı, takımın sahadan 4-0’lık net bir galibiyetle ayrılmasını sağladı. Ancak En-Nesyri’nin gol fırsatlarını daha etkili değerlendirmesi gerektiği de göz ardı edilmemeli; maç içinde yakaladığı fırsat sayısı, bitiricilik anlamında daha fazla katkı beklenmesine yol açıyor.
Adana Demirspor’un Yusuf’un gördüğü kırmızı kart nedeniyle 10 kişi kalması, hakem performansına yönelik eleştirileri artırdı. Yusuf’a gösterilen kırmızı kartın ağır olduğu görüşü birçok kesim tarafından dile getirildi. Yine de, Fenerbahçe’nin son bölümde oynadığı etkileyici futbol, maçın hakem tartışmalarının gölgesinde kalmasını önledi. Bu galibiyet, Mourinho’nun takım üzerindeki etkisini ve Fenerbahçe’nin geleceğe dair umutlarını bir kez daha ortaya koydu. Mourinho, Türk futboluna adapte olurken, kendine özgü yaklaşımlarını da oyuna entegre etmeye devam ediyor.
Her ne kadar bu maç lig sonuncusuna karşı oynanmış olsa da, Fenerbahçe’nin sergilediği performans, doğru transfer hamleleriyle çok daha ileriye taşınabilir. Mourinho’nun talepleri doğrultusunda yapılacak takviyeler, takımın şampiyonluk yarışında yeniden iddialı hale gelmesini sağlayabilir. Bu galibiyet, Fenerbahçe için yalnızca üç puandan fazlasını ifade ediyor; aynı zamanda gelecekteki başarıların sinyalini veriyor. İlk yarıda sergilenen düşük performansın ardından gelen yükselişin, Mourinho’nun bir planının parçası olup olmadığını ise zaman gösterecek.